İçeriğe geç

Önsezi neden olur ?

Önsezi Neden Olur? Pedagojik Bir Bakış Açısıyla

Giriş: Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü

Bir eğitimci olarak, öğrenmenin yalnızca bilgi aktarmakla kalmadığını, bireyleri ve toplumları dönüştüren bir süreç olduğunu düşünüyorum. Öğrenme, kişinin dünyayı algılama biçimini, problem çözme yeteneğini ve geleceği tahmin etme kapasitesini geliştirir. Bu, bazen de “önsezi” olarak adlandırılan bir durumun ortaya çıkmasına yol açar. Öğrenme süreci, deneyimlerin ve tecrübelerin birikimiyle şekillenir ve bazen bu birikim, belirli bir olay ya da durum hakkında sanki daha önce yaşamışız gibi bir hissiyat yaratır.

Peki, bu önsezi, neden ve nasıl oluşur? İnsan beyninin, duyusal verileri toplama, işleme ve anlamlandırma yeteneği, bazen geleceği sezmek gibi görünür. Eğitim, özellikle öğrencilerin düşünme ve algılama biçimlerini dönüştürürken, bu tür sezgisel süreçlerin de açığa çıkmasına olanak tanır. Bu yazıda, önsezinin neden oluştuğunu, öğrenme teorileri, pedagojik yöntemler ve bireysel/toplumsal etkiler çerçevesinde inceleyeceğiz.

Önsezi ve Öğrenme: Zihinsel Süreçlerin Derinliklerine Yolculuk

Önsezi, belirli bir durum hakkında somut bir bilgi olmadan bir şeyin nasıl olacağına dair duyusal bir hissiyat veya sezgidir. Birçok psikolog ve eğitimci, öğrenme sürecinin bu tür sezgilerle nasıl bağlantılı olduğunu incelemiş ve bu konuda çeşitli teoriler geliştirmiştir. Öğrenme, bireylerin yaşadıkları deneyimlerin zihinsel birikimlerinden oluşur. Bu birikim, aslında beyindeki sinir ağlarının ve bağlantıların güçlenmesiyle sonuçlanır. Zihnimiz, geçmişteki olayları ve öğrendiklerimizi, yeni bilgileri anlamlandırırken kullanır. Bu sürecin sonunda, bazen mantıklı bir açıklama olmadan, gelecekte olacakları sezme kapasitesine sahip oluruz.

Beynimiz, her an çevremizden duyusal veriler toplar ve bunları geçmiş deneyimlerimizle karşılaştırır. Bu süreç, zamanla sezgisel bir hale gelir. Beynin bu durumu, belirli bir olayla ilgili daha önce deneyimlediğimiz benzer durumları hatırlayarak “öngörme” yeteneğini geliştirir. Bu süreç, özellikle öğrenme teorilerinde önemli bir yer tutar. Piaget, Vygotsky ve diğer pedagojik teorisyenler, öğrenmenin sosyal ve bireysel etkileşimlerden nasıl beslendiğini ve zamanla nasıl derinleştiğini vurgulamıştır.

Pedagojik Yöntemler ve Önsezi: Öğrenme Sürecinin Dinamikleri

Pedagojik yöntemler, öğrencilerin öğrenme süreçlerini desteklerken, aynı zamanda sezgisel gelişimlerini de etkiler. Özellikle deneyimsel öğrenme, öğrencilerin bir konuya dair sezgisel düşüncelerini geliştirmelerine olanak tanır. John Dewey’in savunduğu gibi, “öğrenme, yaşantıların üzerine kurulur.” Bu deneyimler, öğrencilerin olayları daha önce yaşadıkları bir biçimde anlamlandırmalarına ve bir sonraki adımı sezgisel olarak tahmin etmelerine yardımcı olabilir.

Öğrencilerin gözlemler yaparak, yeni bilgileri önceki bilgilerle ilişkilendirerek öğrenmeleri, önsezinin gelişmesine katkı sağlar. Bu, özellikle proje tabanlı öğrenme ve problem çözme aktivitelerinde belirginleşir. Öğrenciler, farklı senaryoları gözden geçirdikçe, bu durumlarla ilişkili sezgilerini geliştirirler. Bunun bir örneği, matematiksel bir problemi çözmeye çalışan bir öğrencinin, daha önce benzer soruları çözmesinden dolayı bu sorunun çözümüne dair sezgisel bir hisse sahip olmasıdır. Buradaki “önsezi”, öğrencinin geçmiş deneyimlerinin bir yansımasıdır ve yeni bir durumla karşılaştığında, bir çözüm önerisi ya da doğru cevabı hızlıca tahmin etmesini sağlar.

Önsezi ve Bireysel/Toplumsal Etkiler: Zihinsel Birikim ve Sosyal Çevre

Önsezi yalnızca bireysel bir fenomen değildir; aynı zamanda toplumsal etkilerle şekillenir. Öğrenme, sosyal bir süreçtir ve toplumsal çevremiz, bizim nasıl düşündüğümüzü, hissettiğimizi ve geleceği nasıl tahmin ettiğimizi etkiler. Toplumlar, bireylerin öğrenme süreçlerini farklı biçimlerde destekler ve bu da onların sezgisel kapasitesini şekillendirir. Örneğin, belirli bir toplulukta daha fazla işbirliği ve empati öne çıkıyorsa, bireyler de diğerlerinin davranışlarını sezgisel olarak daha kolay anlar ve tahmin ederler.

Aynı şekilde, toplumsal normlar ve kültürel değerler, bireylerin belirli durumları nasıl algılayacakları ve bu durumlara nasıl tepki verecekleri konusunda etkili olur. Kültürel öğrenme teorileri, bireylerin toplumsal bağlamda edindikleri deneyimlerin, onların sezgisel kapasitesini nasıl güçlendirdiğini açıklar. Bir toplumun, bireylerinin dünyayı anlamlandırma biçimi, önsezilerinin de ne kadar doğru veya geçerli olduğunu etkileyebilir.

Önseziyi Geliştirmek: Bireysel ve Toplumsal Bağlamda Eğitim

Önseziyi geliştirmek, eğitimde önemli bir hedeftir. Öğrencilerin sezgilerini geliştirebilmeleri için, öğretmenlerin onların geçmiş deneyimlerini göz önünde bulundurarak öğrenme süreçlerini tasarlamaları gerekir. Öğrenme, yalnızca bilgi edinme değil, aynı zamanda bir deneyim ve bir sezgi geliştirme sürecidir. Eğitimciler, öğrencilerin yaşadıkları deneyimleri, onların sezgisel düşünme becerilerini güçlendirecek şekilde yapılandırmalıdırlar. Bu, öğrencilerin sadece doğru bilgiyi değil, aynı zamanda doğru zamanı ve doğru kararı sezgisel olarak nasıl bulabileceklerini öğrenmelerine olanak tanır.

Sonuç: Öğrenme Sürecinde Önsezinin Rolü

Önsezi, öğrenme sürecinin doğal bir parçasıdır ve eğitimde önemli bir yer tutar. Zihnimiz, geçmiş deneyimlerimizle yeni durumları karşılaştırarak, geleceği tahmin etme kapasitesine sahip olur. Pedagojik yöntemler, öğrencilerin bu sezgileri geliştirmelerini desteklerken, toplumsal çevre de bu süreçte belirleyici bir faktördür. Öğrenme, bir sürecin ve birikimin sonucudur ve bu birikim, bizim nasıl düşündüğümüzü ve nasıl hissettiğimizi etkiler.

Peki, siz hiç bir durumu önceden sezmiş veya “bunu biliyordum” demiş oldunuz mu? Öğrenme deneyimleriniz, sezgilerinizi nasıl şekillendirdi? Öğrenciler olarak, sezgilerinizi geliştirmek için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz? Bu soruları kendinize sormak, öğrenme sürecinizi derinlemesine incelemenizi sağlayabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
ilbet